YÜRÜYELİM SENİNLE İSTANBUL'DA - Nurullah Genç

YÜRÜYELİM SENİNLE İSTANBUL'DA


Kırmızıyı sevdiğini bilseydim 

hayallerim kıpkırmızı olurdu 



İstanbul hala güneşin ardında 

ufuklarında birkaç kara leke 

birkaç kan pıhtısı dudaklarında 

İstanbul hala sevimli mi sevimli 

ve hala bir tomucuk tadında 

yürüyelim seninle İstanbul'da 



korkusuz bir rüyadır 

bekler bizi Beykoz'da, Üsküdar'da 

birkaç kuğu, birkaç mahzun kuştüyü 

yenilgisiz bir muamma gibidir 

arar buluşmayan ellerimizi 

deli rüzgar yine sarhoş, hovarda 



tam orada, Çamlıca yokuşunda 

birkaç bulut çekelim gökyüzünden 

damarlarımızdan geçirelim ve birden 

bırakalım suların üzerine 

sen bir defa konuş, sen bir defa gül 

kumlu ebrular yapalım seninle 

serpmeli ebrular, bülbülyuvası 

hercaimenekşe, gonca ve sümbül 



yüzün bir ay gibi parlarken gecenin ortasında 

yürüyelim seninle İstanbul'da 

boğaziçi mağrur türkülerini 

gözlerine baka baka söyleyin 

martılar üşüyünce 

denizin sıcağında bulsunlar kalbimizi 



anlayabilir misin 

neden çıban gibi büyür bağrımda 

büyür de kelebek olur bu sızı 

kırmızıyı sevdiğini söyledin 

bu yüzden mi günlerdir 

İstanbul'da gül kokusu yayılan 

tepeler kırmızı, sular kırmızı 



İstanbul bilmeli ki, sahillerine 

mehtabı taşıyan senin bakışlarındır 

İstanbul bilmeli ki, limanlardan gemiler 

önce senin yüreğine açılır 

uzaklarda bir yerde 

toprağı öpmek için eğilen bahçıvanın 

parmaklarında hüzün 

sana doğru akan nehrin 

ağlayan suretidir 



bir elimizde umut 

bir elimizde sevda 

yürüyelim seninle İstanbul'da 

musiki kesilsin, tükensin yazı 

çaresiz kalınca mızrap ve şiir 

ozan bir kenara bıraksın sazı 

ressam fırçasına neden mi kızgın 

tuvalde çizgiler, renkler kırmızı 

kırmızıyı sevdiğini bilince 

çekilir mi artık güllerin nazı 



Anadolukavağı'nda her akşam 

burcu burcu bir rüyadır hayalin 

karanlık, hüznünü düşürür dağa 

kuşlar kanat çırpar, yıldızlar ağlar 

endamın her sabah iner toprağa 



hasret, yanlızlığı çoğaltan deniz 

ayrılık acıyla süzülür kandan 

nefesin fermandır Topkapı Sarayı'nda 

dönüşünü bekliyor rıhtımda şehzadeler 

öylesine yorgun, mahzun ve candan 



İstanbul bir yanımda, sen bir yanımda 

uykusundan uyanınca fırtına 

dalgalar türkümüze aşina olur 

yüzümüze bakınca deniz fenerleri 

sahibini arayan gemilerin 

çığlığıyla vurulur 



tarih heyelandır hainlerin ardında 

İstanbul tarihin soylu anası 

biz bu yürüyüşü çiğdemlerden almışız 

sevdayı kız kulesi'nden 

yalıların burukluğu altında 

geçiyoruz sokaklardan delice 



anlayabilir misin 

beyoğlu'nda gezinen 

hayal kırıklığının benden türediğini 

anlayabilir misin 

kırmızı neden böyle 

doldurur aynalara inleyen yüreğimi 



sana giden yolların kavşağında 

bir adam direniyor izini bulmak için 

siliyor tanyerine akan alın terini 

ufkunda sapsarı umudun rengi 

mavi yitik, beyaz kızgın ve siyah 

arıyor sessizce kaybolan günlerini 



Gülhane'de simit satan çocuklar 

nasıl anlasınlar ellerimizin 

neden böyle çekingen olduğunu 

Ayasofya önünde tramvay bekleyenler 

gökyüzüne dokunurken bu acı 

kimdir diye sorsunlar içlerinden 

birlikte yürüyen iki yabancı 



biz gitsek de, İstanbul'da yine de 

yıllar yılı gezinmeli bu sızı 

benden bir yaralı şiir kalmalı 

senden bir tebessüm, bir de kırmızı


NURULLAH GENÇ 

Yorumlar

Popüler Yayınlar